Translate

Bak Sen Şu İşe...

Güneşli yaz günlerinden biri, Pazar günü ve tadını çıkarmaya kahvaltıyla başlamak istedik. Eşimle birlikte mutfakta hem kahvaltı hazırlıyor hem de kızımıza cevap veriyoruz; kızım akşama kadar ne yapmak istiyorsa ard arda sıralıyor, her isteğinin arkasından onaylamam için ısrar ediyordu. Her isteğini kabul edeceğimi zaten önceden kendimce planlamıştım. Bütün haftanın yorgunluğunu şimdi kızımla yorularak atacaktım üzerimden.

Plan yapıldı, fikirler havada uçuşurken  cep telefonum çaldı....

Kişiye göre zil sesi atama; Çalıştığınız fabrikanın tüm telefon numaralarına farklı bir zil sesini atamış olmak iyi birşey, bu numaralardan arandığınızda, daha çalarken bilirsiniz belki ama, bu zil sesini aileniz de biliyorsa, zil sesi ile birlikte mırıldanmalar başlar. Bilirler ki fabrikadan pazar günü gelen arama pek hayırlı olmaz.

Üretim hatlarından birisi "Acil Durum" alarmı ile birlikte duruyor ve acil durumun ne olduğu bulunamıyor. Kontrol edilmesi gereken yerleri tarif ederken görüşme uzadı ve sucukların yanmaya başlaması ile birlikte pazar günü planının değiştiği belli oldu.

Yeni plan; ben fabrikaya gideceğim, ailem beni evde bekleyecek. Sorunu hemen çözüp geleceğimden emin olduklarından mı yoksa kırgınlıklarından mı bilmiyorum, evde beni beklemeye karar verdi kızım ve eşim.

Vakit kaybetmeden soluğu fabrikada aldım;
Üretim hattı çalışma esnasında "acil durum" alarmı ile birlikte duruyor. Acil durum sinyali paketleme bölümünde bulunan bir acil stop butonundan geliyor. Bu işlerle uğraşanlar hemen yorum yapabilir; buton arızalı... hayır buton arızalı değil ancak basılı da değil. Üretim hattının başında durduğum 2 saatlik dilim içerisinde aynı arıza sebebi ile 4 duruş oldu. Paketlemede bulunan hiçbir personel bu butona bastığını kabul etmiyor ancak tek kanım bu butona basılıyor ve bunu yapan, bastığını gizliyor. Butonun yanında beklediğim süre içerisinde hiçbir arıza veya duruş olmuyor.

Saat 15:00, vardiya değişimi; fabrikada çalışan 1. vardiya personeli gidecek, 2. vardiya personeli iş başı yapacak. 15:05 de hat yine aynı arıza ile duruyor. Bu 6. duruş ve ben artık kesin eminim, sabotaj.

Güvenlik kameralarından birinin açısı bu butonu kapsıyordu. Vakit kaybetmeden kamera kayıtlarını inceledim. Haklıydım. Personellerden birtanesi, üretim hatlarının durduğu saatlerde bu acil stop butonuna basıyordu. İlginç olan, hiçbirşey yokmuş gibi işine devam ediyordu. 15:05 de tüm vardiya arkadaşları hemen birimi terk ediyor ancak arkadaş en sona kalıp butona basıp öyle gidiyordu.

Pazar günümü alt üst etti, ailemi üzdü, üretim hattını defalarca durdurdu, tonlarca ürünün bozulmasına sebep oldu. Ertesi gün ilk işim personeli çağırıp işine son vermekten başka birşey olamazdı. Nasıl olurda bir insan çalıştığı işyerine bu kadar zarar vermeyi düşünebilir? Kızgınlığım beni sabırsızlaştırıyordu, hemen arayıp yarın işe gelmemesini söylememek için zor tutuyordum kendimi.

Son kez kamera kayıtlarını incelemek istedim. izlediklerim haklılığım için yeterli diye düşündüm ve tam kapatırken birşeyi farkettim; 15:05 de herkesin gitmesini bekledi demiştim ya, bu gördüklerim ne peki? Vardiya sonu tüm personel makineler durur durmaz soyunma odasına giderken başrol oyuncum geride kalarak tüm konveyor banları ve lambaları kapatıyordu. Bir taraftan sağduyulu davranış sergilemesi, diğer taraftan acil stop butonu ile hattı durdurması garip ve açıklaması zor bir tezatlıktı. Tüm videoları tekrar incelemek istedim. Fakat bu defa sağ duyusunu görmek istercesine izledim videoları.

Algıda seçicilik bu işte, biraz önce beni kızdıran video şimdi şaşkına çeviriyordu. Başrol oyuncumun her butona basmaya gittiğinde görüntünün üst kenarındaki küçük bir bölümden zorla da olsa, paketleme makinesi ürün besleme elevatörünün durmuş olduğunu farkettim. Elevatör duruyor, personel gidiyor, acil stop butonuna basıyor, elevatörü çalıştırıyor ve tekrar işine dönüyor.

Evde beni bekleyen ailem, problemi biran önce çözeceğimden emin olduklarından dolayı evde kalmak istemişler. Bunu geç kaldığım için parka gittiklerini öğrendiğimde söylediler. "Bekledik ama işin uzayınca çıktık"

Alışveriş merkezinden çay bahçesine derken geç saatlerde eve geldik. Pazartesi günü hazırlığı, çözeceğim sorun sebebi ile heyecanla geçti. Başrol oyuncum ile görüşmeli ve bu hareketinin sebebini öğrenmeliydim. Açıkçası daha pazar günü akşam bu olayı bloğumda paylaşacağıma karar vermiştim.

Olayın sabotaj olmadığını düşünüyordum ama emin olmalıydım.

"Bu butona neden basıyorsun?" mu yoksa " bu elevatör durursa nasıl çalıştırırsın?" mı ? yoksa elevatörü durdurup "çalıştır" mı demeliyim?

Çok fazla düşünmeden personelin yanına gidip, elevatör durursa nasıl çalıştırırsın dedim. Acil stop butonuna basmadan yakaladım elini, "önce resetlerim" derken.

Elevatör duruyor, personel operatöre, aklınca, yardımcı olmak için elevatörü çalıştırmaya gidiyor. Ancak çalıştırmadan önce diğer hattın acil stop butonu ile resetlediğini düşünüyor. Acil Stop butonu ne bilmiyor. Bu hareketi ilk kez yaptığında elevatörü çalıştıramıyor, yakında bulunan acil stop butonuna basıyor ve raslantı olsa gerek, sonra elevatörü çalıştırabiliyor. Artık acil stop butonunun adı reset butonu oluyor kendi aklınca. Daha da yorum yapmıyor, "elevatör durduysa önce buna, sonra start butonuna bas, ancak öyle çalışır". Peki vardiyan bittiğinde neden bastın dediğimde verdiği cevaba gülmeden yapamadım. "Elevatör durmuş, ben resetleyim de gelen arkadaş çalıştırsın hemen" dedi. Elevatörün neden bu kadar sık durduğunu araştırdığımızda ise basit bir temizlik yapmamız gerektiğini gördük. Temizledik, elevatör birdaha durmadı. Yani üretim hattı neden duruyor sorusuna, diğer ünitenin temizliği cevabı fazlası ile güldürdü bizi. İş başı eğitiminin önemi ise bi okadar düşündürdü.

Süreç iyileştirme eğitimlerinden birinde anlatılmıştı, hastanede yoğun bakım ünitesinde meydana gelen ani ölümleri araştıran ekip, ölümlere, temizlikçi kadının sebep olduğunu bulmuşlar, gece vardiyasında temizliğe gelen kadın elektrik süpürgesini çalıştırmak için hastaların bağlı olduğu ünitelerin fişini çekiyormuş. Çok garip ama yaşadığımızda bundan farksız değildi.

Personel işe başlayalı 1 ay olmuş ve belli ki iş başı eğitimine gereken özen gösterilmemiş. İş başı eğitiminin önemini defaten dile getirmemize rağmen maliyeti yüksek te olsa bu olay tam bir eğitim konusu oldu bizim için ve etkinliği tartışılmaz. Maliyetini çıkarmak için işletmemizin vereceği bundan sonraki her eğitimde kullanmak gerekir aslında :)

Başrol oyuncuma iş başı eğitimini gecikmeli de olsa bizzat verdim. Ancak söylemeden geçemem, onu işsizlikten, beni de büyük bir hatadan bir tek şey kurtardı, "tassarruf". Tasarruf için çalışan makineleri vardiya sonunda kapatması konuyu bambaşka yerlere getirmiş, beni de bir hatadan alıkoymuştu.

Temizlik, Tasarruf ve İş başı eğitimleri. Şimdi kim bu konuların önemsiz olduğunu söyleyebilir?

Esat ÖDEMİRKAN
20.09.2013